ÜZÜM HAKKINDA
GENEL BİLGİLER: Bağcılık için
yerkürenin en elverişli iklim kuşağı
üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen
merkezi olmasının yanı sıra son
derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne
de sahiptir. Anadolu 'da bağcılık kültürünün
tarihi oldukça eskidir. Yapılan
arkeolojik kazılardan Anadolu 'da bağcılık
kültürünün M.Ö. 3500 yılına kadar
dayandığı saptanmıştır.
Ülkemizin değişik
yörelerinden arkeolojik kazılardan çıkarılan
tarihi eserlerde üzümle ilgili şekil
ve kabartmaların yer alması, o yörede
bağcılık kültürünün yaygın olduğunu
işaret eden en önemli göstergelerdir.
Gerçekten ülkemizde her bölgede yapılan
kazılarda bağcılıkla ilgili tarih öncesi
devirlere ait önemli eserler bulunmuştur.
Arkeolojik
buluntulardan Anadolu 'da Hititler zamanında
asma ve şarabın büyük önem taşıdığı,
M.Ö. 1800-1550 yıllarında bağcılığın
çok gelişmiş olduğu dini merasimlerde
ve sosyal yaşantıda üzüm ve şarabın
tanrılara adak olarak sunulduğu
kaydedilmektedir. Hititler bağ ve bahçe
gibi varlıklarını korumak için bugünkü
anlayışa uygun tarım yasalarını da
uygulamışlardır.Yozgat Alişar 'da
elde edilen kazılardan M.Ö. 1800-1600 yıllarına
ait üzüm salkımı şeklinde şarap ve
içki kabı bulunmuştur. Bütün bunlara
ek olarak Çorum Alacahöyük 'de kral
mezarlarından M.Ö. 2300 yıllarına ait
altın şarap bardağı ile şarap
testisinin bulunması. Ege ve Marmara bölgesinde
bağcılığın geliştiği yörelerde (Lapseki,
Çanakkale, Bergama, Aliağa ve Dikili,
Bozcaada, Çeşme, Karaburun ve
Seferihisar 'da ) basılan paralar üzerinde
üzüme, şarap kabına ve Amfora yer
verilmiş olması bağcılığa ve şaraba
verilen önemi göstermektedir.
Anadolu
uygarlıklarının tarihinde bağ ve şarap
halkın geçiminde ve ticarette daima önemli
bir rol oynamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu
döneminde şarap için dinen yasak konduğundan
elde edilen üzüm kuru ve yaş olarak tüketilirdi.
Bir kısmı da pekmez, bulama, pestil,
lokum ve köfter şeklinde değerlendirilirdi.
Ancak şarap yasak olmakla birlikte bağcılık
gerilemiş değildi. Şarap dinen yasak
olmakla birlikte azınlıkların yaptığı
şarap gizli olarak satılırdı. Bazı
Osmanlı padişahları buna ilgisiz
kalmazdı ve özellikle yeniçeriler
tarafından içilirdi.
Tarihte bağcılığın
geliştiği Akdeniz ve Ege Denizi ülkelerinde
şarapçılığında buna paralel olarak
geliştiğini görüyoruz. Üzümün yetiştirilmesi
ve besin olarak kullanılması çok
eskilere dayanmakta, Nuh 'un Hazar
Denizi kıyılarında asma yetiştirdiği
İncil 'de yer almaktadır. İsrail halkının
kuru üzüme güçlendirici besin olarak
değer verdiği, festivallerde sunulduğu
hatta vergilerini krala kuru üzüm
olarak ödedikleri yine İncil'de geçmektedir.
Londra 'da
British Müzesinde bulunan ve tahminen M.Ö.
705-681 yıllarına ait bir taş
kabartmada; Asur 'luların bağcılıkta
çok ileri gittikleri ve asmalarını çardak
şeklinde yetiştirdikleri görülmektedir.
II. Babil Krallığı Hükümdarı
Buhtunnasır (Nedukatnezar) tarafından
karısını memnun etmek amacı ile Fırat
nehri kenarına kurulan "Babilin
Asma Bahçeleri" dünyanın yedi
harikasından biridir. Bugün en küçük
bir izine bile rastlanmayan bu bahçelerden
her biri 2,5 metre yüksekliğinde ve
yedi kat olarak yaptırılmıştır.
Görüldüğü
gibi üzümün ve şarabın tarihi çok
eskilere dayanmaktadır. Anadolu, bağcılığın
hem öz vatanı hem de prehistorik
devirlerinden beri ilerleyip yayılmış
olduğu bir yerdir. İzmir 'de arkeolojik
bulgularla ortaya çıkarılan eserler,
Ege Bölgesinde bağcılığın Milattan
600-700 yıl önce yapıldığını kanıtlamaktadır.
Üzüm türlerinin
bir kısmı yurdumuzda evrimlerini
tamamladıktan sonra diğer ülkelere yayılmıştır.
İNSAN SAĞLIĞI
ve BESLENMEDEKİ ÖNEMİ
Çeşitli değerlendirme
yöntemlerinin oluşu, iklim ve toprak
istekleri yönünden çok seçici olmayışı,
çok yıllık olması ve çoğalma yöntemlerinin
kolay oluşu gibi etkenlerin etkisi ile Dünyadaki
en yaygın kültür bitkilerinden biri üzümdür.
Bileşimi ile ilgili verilere göre;karbonhidrat
içeriği dolayısıyla(298 Cal) iyi bir
enerji kaynağı, A,B1,B2,C vitaminleri,
çeşitli mineral madde ve tuz içerdiğinden
iyi bir besin, faydalı bir ilaçtır. Özelikle
bedensel gelişme, deri ve saç
beslenmelerinde iltihaplı, ateşli
hastalıklar ve madensel tuz
eksiklikleri, böbrek ve karaciğer
hastalıklarında yararlılığı tıpça
tespit edilmiştir. Bazı ülkelerde
beslenme kürü olarak kullanılan
rehabilitasyon merkezleri mevcuttur.
Çekirdeksiz
kuru üzümün değeri şüphesiz verdiği
kalori nedeniyledir. Kimyasal açıdan çekirdeksiz
üzümün kalori verici oluşu bünyesinde
bulunan karbonhidratlardan ileri
gelmektedir.
Çekirdeksiz
kuru üzüm genel olarak;
%77.4 civarında
total gilisit yani karbonhidratlar.
2.82 gr. kadar protein
%1.9 civarında kül
%14 kadar rutubet,yağlar, vitaminler ve
renkli maddelerden ibarettir.
Çekirdeksiz
kuru üzümde renk veren maddeler,
izoprenoit bileşiklerinden olan
karotenoid sınıfından betakaroten
maddesidir. Bu madde iki mol A vitaminine
ekivalentir.
Çekirdeksiz
kuru üzümde 20 ünite enternasyonal A
vitamini vardır.
0.11 mg. B1
vitamini
0.73 mg. B2 vitamini
0.5 mg. Nikotilanid ve eser miktarda C
vitamini bulunmakta ve G vitamini de
ihtiva etmektedir.
100 gr. çekirdeksiz
kuru üzümün ihtiva ettiği inorganik
maddeler şöyle sıralanabilir;
27 mg.sodyum 3.5
mg.demir
763 mg.potasyum 101
mg.fosfor
30 mg.mağnezyum 32
mg.kükürt
62 mg.kalsiyum
45 mg.klor
Çekirdeksiz
kuru üzümün önemi başta da belirttiğimiz
gibi verdiği kalori bakımındandır.
100 gr çekirdeksiz kuru üzüm 298
kalori vermektedir.
EKONOMİK ÖNEMİ
Dünya çekirdeksiz
kuru üzüm üretiminde, her ne kadar büyük
ölçüde iklim şartlarına bağlı
olarak azalmalar veya artışlar görülmekte
ise de bu miktarlar yıllar itibari ile
665.500 ton ile 800.000 ton arasında değişiklik
arz etmektedir. Yine üretilen bu miktar
üzümün 450.000 ton ile 500.000 ton
arasındaki miktarı çeşitli ülkelere
ihraç edilmekte ortalama 255.000 tonu
ise üretici ülkeler tarafından iç tüketimlerinde
kullanılmaktadır. Zaman zaman oluşan
arz fazlalıkları konusunda alternatif tüketim
imkânları araştırılarak stokların
iletilmesine çalışılmaktadır. 2000 yılı
verilerine göre Türkiye 'de 761.310
dekar alanda 255.000 ton çekirdeksiz
kuru üzüm üretimi gerçekleştirilmiştir.
Bu üretim Ege bölgesinden ve özellikle
Manisa, İzmir, Denizli illerinden sağlanmaktadır.
Dünya çekirdeksiz
kuru üzüm üretiminde de Türkiye önemli
bir yere sahiptir. 1999/2000 sezonunda
755.900 tonluk dünya üretimi içinde
214.000 ton ve %28 'lik payla Türkiye
ABD 'den sonra 2. sırada yeralmaktadır.
Dış satım
açısından da çekirdeksiz kuru üzümün
önemi oldukça fazladır. Türkiye'nin
tarım ürünleri dış satımı içinde
önemli bir yeri vardır. Üretilen çekirdeksiz
kuru üzümün büyük bir çoğunluğu dış
satıma konu almaktadır. 1999/2000
sezonunda 191.126 tonluk dış satım gerçekleştirilmiştir.
Buda o sezon üretimin %88 'idir.
Ülke açısından
önemi büyük olan çekirdeksiz kuru üzüm,
Ege Bölgesi açısından da önem arz
etmektedir. Ege Bölgesinde 57.000 'i aşkın
aileye istihdam olanağı sağlamaktadır.
Bunun yanında üretim sonrasında; iç
ve dış pazarlama sırasında değişik
aşamalarda, ülke içinde çeşitli
kuruluş ve kişilerin uğraşı alanına
girmesi yönünden de ekonomik önemi
bulunmaktadır. Bu nedenlerle 1962/63
sezonundan itibaren çekirdeksiz kuru üzüm
1963/64 ve 1964/65 yılları hariç
Devlet Destekleme kapsamına alınmıştır.
Tarım Satış Kooperatifleri ve
Birlikleri kanunlarına göre Üzüm Tarım
Satış Kooperatifleri ve Birliği
destekleme organı olarak görevlendirilmiştir.
Günümüzde de bu görevini zaman zaman
üstlenmektedir. Ancak 1994/95 sezonundan
itibaren Tariş özel bünye alımları ağırlık
kazanmıştır.
ÜRETİM DURUMU ve ÜRETİLDİĞİ ÜLKELER
Dünyada bağcılık
genel olarak kuzey yarım kürede 20-52,
güney yarım kürede ise 20-40 enlem
dereceleri arasında yayılmış
bulunmaktadır. Sıcaklık, bağcılığın
kuzeye doğru yayılmasını önleyen en
önemli faktördür. Çekirdeksiz kuru üzüm
hasatı, kuzey yarım küresi ülkelerinde
Ağustos-Eylül aylarında, güney yarım
küresi ülkelerinde ise Mart , Nisan
aylarında yapılmaktadır.
Bu itibarla,
dünyada 20-52 kuzey, 20-40 güney enlem
dereceleri arasında yer alna A.B.D. , Şili
,Güney Afrika, Avustralya, Türkiye,
Yunanistan, İran ve Afganistan önemli
çekirdeksiz kuru üzüm üretici ülkeleridir.
Çekirdeksiz kuru üzüm için muayyen
ekolojik şartlar gerektiğinden bu ülkelerin
üretimleri de muayyen bölgelerde yapılmaktadır.
A.B.D. ' de :
Kaliforniya 'nın Valey bölgesi,
Yunanistan
'da : Polopenez, Korent mıntıkaları ve
Girit Adası
Avustralya
'da : Yeni Gal ve Victoria bölgesi
İran 'da : Güney
Azerbaycan,Horazan ve Şiraz
Türkiye 'de
ise 2000 yılı Rekolte tahmin çalışmaları
sonucunda; Ege Bölgesinde özellikle
Manisa ili ve ilçeleri ile kısmen
Denizli ilinin Çal ilçesinde takribi
761.310 dekarlık bağ sahasından çekirdeksiz
üzüm üretimi yapıldığı
belirtilmektedir.
Ege
bölgesine ağırlıklı olarak sultanîye
tipi çekirdeksiz kuru üzüm yetiştirilmektedir.
Sultaniye tipi çekirdeksiz kuru üzüm,
18 yy. sonlarında yuvarlak çekirdeksiz
kuru üzümün ıslah edilmiş çeşididir.
Nefaset yönüyle sultan sofralarını süslemesi
nedeniyle sultanlara layık görüldüğünden
sultaniye adını almıştır.
|